4 Temmuz 2015 Cumartesi

ANLAYANA SİVRİSİNEK MESELESİ

Hastane koridorlarında kendi sağlığınızı kaybetmiş olmanın üzüntüsünden çok, etrafınızda ki sevenlerinizin perişanlığı ve çaresizliği, birkaç sivrisinek ısırığından çok fazla acıtır canınızı!

Köyün muhtarı Sedat Cengiz, Oturduğu yerden fırlayarak dışarı çıktı, Sivrisinek zehri sıkan Diyarbakır Büyük Şehir Belediyesine ait ilaçlama aracını durdurup, Halis Şimşek’in özellikle evlerinin önüne bolca zehir sıkılmasını istediğini “Sivrisineklerden uyuyamadığından şikayetçi olduğunu söyledi” Muhtarın yanında, motoru durdurmasını yalvararak ısrar ediyordum şoföre…
Sivrisinek zehri sıkan aracın önce motorunu istop eden adama, zehir pompasını durdurmasını söyledim.  Nihayet zehir pompası durdu. Yaşadığım yeri tarif ettim, “sakın bizim evin önüne zehir sıkma dedim.”  Adam hayretle “Herkes zehir sıkmamız için yalvarırken sen, neden gelmeyin diyorsun?” diye sorunca başladım anlatmaya “Fazla uzun yaşamazsınız böyle maskesiz bu zehirleri solumaya devam ederseniz 3-5 yıl sonra hastanelerden Çıkamazsınız” dedim. Diğeri kafayı sallayarak onayladı. Ahmet beni arabanın yanından uzaklaştırıp adamlara, “Siz bakmayın buna işinizi yapın bolca zehirleyin köyü sivrisinekler yemesin bizi” dedi.

Deli gibi hissettim kendimi zaten uzaklaşmam gerekiyordu, çünkü renksiz kokusuz ve dumansız olan sivrisinek zehri nefesimi kesmişti, burnumda ve genzimde yanmalar başlamıştı öksüre öksüre içeri kaçtım. Birkaç dakika sonra muhtar Sedat Cengiz ve Ahmet Cengiz içeri girdiler.

Beni güzelce bir fırçaladılar, “Adamların işlerini yapmalarına engel oluyorsun” dediler. Bunları söylerken onlarda öksürüğe boğulmuş, nefes almakta zorlanıyor ve burunlarının içini kaşımaya çalışıyorlardı.

Nefesimi toplamaya çalışıp, öksüre tıksıra “Siz etkilenmediniz mi bu zehirden?” diye sordum. Sedat’ın gözleri bile yaşarmıştı “Tabi etkilendik” dedi. “Peki bu zehri basit bir sivrisinek ısırığından korunmak için dünyanın en gelişmiş toplumlarından tutunda, en ücra köşelerine kadar her yerde kullanıldığını biliyor musunuz?” diye sordum. Sessiz kaldılar. Muhtemelen hayal ediyorlardı. Devam ettim anlatmaya.

Hatta yavrularını sineklerden korumak için insanların, uydukları odaların içerisine zehir sıktıklarını biliyor musunuz diye sorduğumda onayladılar, “Hatta biz bile sıkıyoruz” dediler.

“Peki o sözde ciğeri olan canlılara zarar vermez deyip, küçücük bir sineği anında öldüren zehir, minnacık ciğeri olan yavrularınıza bir zarar vermeyeceğini mi düşünüyorsunuz?” Diye sorduğumda yine sessiz kaldılar.
“Bakın bizler yetişkin insanlar olarak zehirleme aracının yanında 1 dakika gibi kısa bir süre kalmamıza rağmen nasıl nefeslerimiz kesildi genizlerimiz yandı, öksürüp tıksırıp duruyoruz, bunu fark edemiyor musunuz?” Sorusunda “Haklısın” deyip başlarını salladılar.

Sivrisinek ısırığının (çok yoğun olmamak kaydı ile) aslında yararlı olduğunu söylediğimde, “Hadi canım ne faydası olacak ki?” diye tepki verdiler.

Sivrisineğin emdiği birkaç miligram kanı üretmek için ve/veya sineğin taşıdığı antijenlere karşı vücudun bağışıklık sisteminin harekete geçerek antrenman yaptığını, böylece daha ciddi tehditlere karşı, bağışıklık (immun) sistemin daha duyarlı olduğunu anlattığımda pek bir şey anlamadılar. Yine de anlıyormuş gibi yapıp kafaları salladılar.

Yakın zamanda genç yaşta hayatını kaybeden iki köylümüzü hatırlattım onlara, Zeki Kalkan ve Mehmet Karakuzu. Ölüm nedenlerini sorduğumda hatırlamaya çalışırlarken, Ciğer Kanseri dediğimde onayladılar. Peki bu adamların her yıl bağ, bahçe ve bostanlarına sürekli zehir pompaları ile gidip zehir sıktıklarını da hatırlıyorsunuz. Hatta konu komşunun bağ, bahçe ve bostanlarını da onlar zehirliyordu öyle değil mi? Ayrıca Öğrendiğim kadarı ile, Zeki Kalkan yaz aylarında yattığı odaya sivrisinek zehri sıkmadan uyumuyormuş.
Elbette küçücük haşereleri anında öldüren zehir, koskoca insan vücuduna kısa vadede herhangi bir etki yapmaya bilir, ancak uzun vadede kanser başta olmak üzere bir çok önemli hastalıkları tetikler. Ondan sonra hastane koridorlarında kendi sağlığınızı kaybetmiş olmanın üzüntüsünden çok, etrafınızda ki sevenlerinizin perişanlığı ve çaresizliği, birkaç sivrisinek ısırığından çok fazla acıtır canınızı!

Ahmet, elindeki sivrisinek ısırığını gösterdi. “bak elimi birkaç saat önce ısırdı, elim hala şiş” dedi. “Birkaç saat sonra iyileşir hiçbir şeyin kalmaz, hatta bedenin sivrisineğin emdiği kan kadar tap taze kan üretir” dedim. Dedim de Sivrisinekten korunma yollarından bahsetmedim.

Sivrisinekten Korunma Yolları
Sivrisinekten korunmanın başlıca yollarından bir tanesi, tezek dumanı, Tezek dumanı kokusu pek hoşlanılmayan bir koku ve özellikle beton ormanlar (şehirlerde) kolay temin edilemeyen oldukça değerli bir madde olduğu için üzerinde durulmaya değmez bir yöntemdir.

Bir diğer korunma yolu fesleğen bitkisidir, evinizde odanızda salonunuzda bolca fesleğen besleyin, uyumadan önce fesleğenleri okşayın, ortama yayılan fesleğenin kokusu oldukça güzeldir.

Bir başka yöntem ise cibindilik. Çok ince tülden oluşan cibindilik, uyurken sivrisineklerin size yaklaşmasına izin vermez. Özellikle bebeler için en ideal yöntemdir.

Bir diğer yöntem ise vantilatör. Vantilatörünüzü doğrudan size vurmayacak, ancak odanızın üzerinde hava sirkülasyonu sağlayacak şekilde çalıştırırsanız sivrisineklerin uçmalarına engel olabilirsiniz.

Bir başka yöntem ise, pet şişe ile hazırlanan sivrisinek tuzağı yöntemidir. Bu yöntem ile sağlıklı yaşamamız için var olan bir canlı türünü nasıl öldürdüğümüzü, çıplak gözle görüp tatmin olabiliriz.

Bu yöntem kimyasal zehirler kullanarak sivrisinekleri katletmeye çalışırken, aslında kendimizi hastanelere daha çabuk düşüren salakça yöntemden daha tatminkar olabilir.

Şimdi; Sayın Diyarbakır Büyük Şehir Belediyesi, Sayın Gültan Kışanak, Sayın Fırat Anlı, Sayın Dicle Belediyesi, Sayın Abdulsamet Bilgin, Lütfen Diyarbakır Dicle Yokuşlu Köyüne, Kimyasal katliam araçlarınızı göndermeyin. Mümkünse yeteri kadar kirlenmiş bu doğanın hiçbir yerinde bu katliamı yapmayın!

Gerçi ufacık gezegenimizde bu kadar kan ve gözyaşı varken sivrisinek katliamından bahsetmek saçma gelebilir.  Ama bir gün rahmetli Albert Einstein'ın dediğinin farkına varacaklar.

"İnsanlarbir gün, Dünya da akan, kan ve göz yaşını durduracak, ancak hastanelerdeki irin ve iltihabı durdurmakta gerçekten çok zorlanacaklar."

Anlayana Sivrisinek davul zurna…

1 yorum: