5 Nisan 2014 Cumartesi

PAYTİRA

PAYTİRA

Paytira Yokuşlu köyü ile özdeşlemiş bir ekmek çeşididir. Gözlemeye benzeyen ancak gözlemeden daha farklı olarak hazırlanan paytiranın, çökelekli, ıspanaklı, peynirli, patatesli ve kıymalısı başta olmak üzere farklı çeşitleri vardır.

Paytira, Diyarbakır’ın  Dicle ilçesi kuzeyinde yer alan dağlık bölgede, 1975 Lice depremi sonrasında, geçici afet konutları olarak kurulan, Yokuşlu köyü ile özdeşleşmiştir. Paytira hamuru, bereketli akan, Dicle Nehri’nin kaynağına yakın, küçük ovalarda yetişen buğdaylardan elde edilen un ile hazırlanır. 

 Yokuşlu köyü kadınları paytira hamurunu hazırlamada, geleneksel bir beceriye sahiptirler.

Dicle’nin kuzeyinde yer alan Yokuşlu köyünün,  1000 ila 1400 rakımlı, bol oksijenli dağlarında beslenen keçi, koyun ve ineklerden elde edilen hayvansal ürünler, (Katık) paytira ile pişirilerek veya birlikte yenilir.

Keçi tulumu ile yayılan yayık ayranı paytiranın olmazsa olmaz içeceğidir. Keci tulumu ile yayılan yayıktan elde edilen tereyağı, tercihe bağlı olarak paytiraya sıcakken sürülür. Doğal ortamlarda beslenen hayvanlardan elde edilen kavurmalı paytiranın lezzetini ancak yiyen bilir.

Paytira Dicle ilçesinde ve Dicle ilçesinin hemen her köyünde yapılır ve sevilerek yenilir.  

Paytira diğer yemek ve ekmek çeşitlerine göre daha zahmetli bir yemektir. Muhtemelen çok sevilen lezzetinin sırrı çekilen zahmette saklı olabilir.

1930 doğumlu yaşlılarımızın, paytira ile ilgili anlatıkları hikayeler vardır. Dicle ve köylerinde yaşayanlar misafir seven ve misafire ayrı değer veren insanlardır. Dicle ve köylerinde herhangi bir eve misafir geldiğinde en zahmetli ve en lezzetli yemekleri olan paytira hazırlanıp ikram edilir. Dicle ve köylerinde yaşayan insanlar, her an paytira yapmaya hazırdırlar. Ayrıca ceviz, badem, tereyağı, bal ve kaymağı misafir gelebilir düşüncesi ile evlerinde saklı tutarlar.

1940 lı yıllarda Dicle ve köyleri oldukça yoksulluk içerisinde yaşarlarmış. Öyle yoksulluk ki, karın tokluğuna bile değil. Öyle sabah kahvaltı, öğle ve akşam yemeği falan yok. Sadece bir öğün yemek için bütün gündüz çalışırlarmış. Yokuşlu köyünde buğday hasat etmek için civar köylerden ve Dicle’den insanlar bir öğün yemek yiyebilmek için, oraklarla buğday biçmeye gelirlermiş. Elbette gelen işçide olsa misafirlere paytira pişirilir verilirmiş.

Dicle de herkes tarafından tanınan, bir dilenci varmış. Kapısını çalan dilenciye evinde verebileceği bir şeyi olmayan komşusu bir öneride bulunmuş.

‘’Sabah Yokuşluya gidip buğday biçeceğim ve öğlen doyasıya çökelekli paytira yiyeceğim. İstersen sende benimle gelip çalışabilirsin’’ demiş. Dilenci başka çaresi olmadığı için kabul etmiş.

Karnı aç dilenci evine gelmiş ama gözüne uyku girmemiş. Ertesi gün Yokuşlu da yiyeceği Paytiranın hayalini kurmuş, hayal ettikçe açlığı artmış, açlığı arttıkça uykusu kaçmış. Daha horozlar henüz ötmeye başlamışlar ki, dilenci komşusunun kapısını çalmış.

Dicle’nin merkezinden Yokuşlu köyüne kadar yaklaşık 6 kilometre, yürüyerek ortalama 2 saat yol gitmişler ve buğday biçecek tarlaya ulaşmışlar. Dicle’den ve civar köylerden gelen insanlarla birlikte buğday biçmeye başlamışlar. Tarla sahiplerinin hanımları kızları ve gelinleri meşe ağaçlarının gölgelerine saçları kurup hamurları yoğurmaya başlamışlar ancak, dilenci geceden yorgun ve uykusuz olduğu için çalışamıyor, tarla sahibine sürekli sorular soruyormuş.

Dilenci; Ben buğdayı şu tarafta biçsem olur mu?
Tarla sahibi; Elbette olur.
Dilenci; Ben buğdayı bu tarafta biçsem olur mu?
Tarla sahibi; Elbette olur.
Dilenci; Ben buğdayı gölgede biçsem olur mu?
Tarla sahibi; Elbette olur.
Dilenci: Ben buğdayı oturarak biçsem olur mu?
Tarla sahibi; Elbette olur.
Dilenci; Ben buğdayı yatarak biçsem olur mu?
Tarla sahibi, yorgun ve bitkinlikten sürekli mazeret üreten dilencinin haline anlayış göstererek;
‘’Tarladan çıkma da, ne yaparsan yap’’ demiş.

Öğen Paytiralar hazırlanmış işçiler doyasıya paytira ve yayıklarda yayınlan ayranlarını içmiş akşam serinliğine kadarda çalışmışlar. Akşam Dicle ye geri dönmek için yine önlerinde 2 – 3 saat yürüyüş yolu daha vardır. 

Güçlükle kendini eve atan dilenci, önceki gecenin uykusuzluğu, Dicle’den Yokuşluya yürüyerek gidip gelmenin ve bütün gün yazın sıcağında güneşin altında çalışmanın verdiği yorgunlukla kendini yatağa atmış. Öyle derin bir uykuya dalmış ki sabah komşusunun Yokuşluya buğday biçmeye gitmek için kapısını çaldığını bile duymamış.

Ertesi gün Yokuşluda paytira yemek için buğday biçmeye giden komşusu akşam eve döndüğünde dilenciyi merak etmiş ve kapısını çalmış. Gece ve gündüz deliksiz uyuyan dilenci kapının çalması ile uyanmış ve kapıyı açmış.

Komşusu; Bu gün neden gelmedin?
Dilenci; Çok yoruldum uyuya kalmışım.
Komşusu; Yarın gelecek misin?
Dilenci; Ne Yokuşluya gelirim ne de Paytira yerim. Demiş. Ve bu söz Dicle ve köylerinde meşhur olmuştur.

Günümüzde hala Yokuşlu konu olduğunda bu söz kullanılır.  Zazacası ‘’Ne yen Şingring, ne paytira venü’’


Paytira Yokuşlu köyümüzün kültürel bir mirasıdır. Günümüzde özel günler ve özel misafirlerin dışında yapılmayan payrita kültürünü korumak Dicle ve Yokuşlu köyünü kalkındırmak amacı ile PAYTİRA FESTİVALİ düzenleme düşüncesindeyiz.  Sizinde değerli görüşlerinizi almak istiyoruz. 

3 Nisan 2014 Perşembe

Tarımsal Kalkınma Nohut Ekimi

Tarımsal Kalkınma Nohut Ekimi Projesi

Yokuşlu Sürdürülebilir Kalkınma Derneği olarak köyümüzde nadasa bırakılmış arazilerde nohut ekimi projesi başlatılmıştır. Yönetim kurulunun 0009 numaralı kararı ile görevlendirilen Hüseyin KOKTAŞ, Köylülerimizin nadas için bıraktığı tarlalarında, hem köylülere katkısı hem de derneğe katkısı olması amacı ile nadasa bırakılan tarlalarda nohut ekimi yapılacaktır.

Projeden yararlanacaklar
Dernek üyeleri,
Tarla sahipleri,
Yokuşlu köyü sakinleri.

İlk etapda 100 dönüm araziye 

Köy Mezarlıklarına Çeşme Yapımı

Yokuşlu Köyü Mezarlıklarına Çeşme yapımı başlatılmıştır.

Yokuşlu Sürdürülebilir Kalkınma Derneği üyelerinin tüm üyelerinin ve Dicle Kaymakamlığının katkıları ile köyümüzde bulunan, 2 farklı konumdaki mezarlıklarımıza çeşme yapımına başlanmıştır.